11 Mart 2010 Perşembe

Korku ile çıkılan yolda..


Geçen hafta en yakın arkadasımın bulusma tekliflerini bir kaç kez geri çevirmek durumunda kaldım.En son cuma bir iş görüşmesi için Avrupa yakasına gececeğimi ögrenince tekrar bulusup kahve içmeyi önerdi.O Avrupa yakasında oturur ben Anadolu,ama bir yolunu bulup sık sık bulusuruz.Gecen hafta bir turlu denk gelmedi .Birkaç kez reddeden taraf da ben olunca ,işin içinde yakın arkadası üzme korkusu da olunca cuma aksamustu Taksim'de buluşmayı kabul ettim.Ancak ederken de aklıma gelen ilk şey 1-2 saatlik bulusmadan sonra eve dönmek için ayrıldıgımızda benim içine gireceğim köprü trafiği oldu.Ama hiçbirşey söylemedim arkadasıma,kendimce bir itiraz daha edecek hakkım yoktu cunku.Sonuç,saat 16 bulusma,bir kahve içip ayrılış 18,00.Ve benim trafikte kalış sürem Taksim-Erenköy arası 2saat40 dakika..Yol boyunca önce sakin kalmaya çalıstım,sonra bir kahve içmek ugruna kendimi bu trafige soktugum,hayır diyemediğim için kendimi yedim.Bu arada eşim de telefonla arayıp cuma trafiğini nasıl akıl edemediğimi sık sık hatırlatıp olaya tuz biber ekti:)Eve geldiğimde önce Deniz'e sakın bu konuda konusma dedim:)Sonra düşündüm.Ben zaten 1-1,5 saatlik bir trafiği göze almıstım ama bu katmerli olmustu.Ama ben çekmiştim kendime bu eziyeti.Baştan korkularımı aşıp "hayır"diyebilseydim,ya da bulusma fikrinde ilk aklıma gelen trafik olmasaydı böyle bir bedel öder miydim?Sanmıyorum..Ya da trafikte kalsam da bu kadar gergin gecirmezdim yola sevgiyle koyulsaydım..Hani hep derler ya iki secenek var hersey için ya korku ya sevgi,işte bu da korkuyla cıkılan yola dair küçük bir anı oldu benim için.Hayır diyebilmenin-en sevdiklerime dahi-kendi sınırlarımı koruyabilmenin önemini hatırlattı bana.