30 Aralık 2009 Çarşamba

KİŞİSEL BÜTÜNLÜĞÜM

Gectiğimiz hafta tv8de Doğan Cüceloğlu ile İnsan İnsan'a programının konuğu Emre Kongar'dı.Programın tümünü izleyemedim ama izlediğim kısımda "özü sözü bir insan nasıl olur" bunu konusuyorlardı.Emre Kongar bizim kültürümüzde insanların yüzüne gülüp ya da güzel şeyler söyleyip daha arkasını döner dönmez dedikodusunu yapmanın nasıl da normal sayıldıgından bahsetti..Örneğin tanıdıgımız birinin yeni saç modeline methiyeler düzüp o kişiden ayrıldıgımız anda yanımızdaki diğerine "gördün mü ne kadar iğrenç olmus,hiç yakışmamış"cümlesini çok rahatlıkla kurabildiğimizi söyledi..Batı toplumlarında insanların bu tarz davranışlarda bulunmadıgından ,karsısındakinin yüzüne içinden hiç gelmediği halde güzel sözler söylemediğinden ama arkasından da çekiştirmediğinden bahsetti.Aslında bahsedilen tam bir kişisel bütünlükten yoksunluk haliydi..Bizim içinde yaşadıgımız kültürün bu kadar önemli bir konudaki bozuklugu nasıl normalleştirdiğini düşünüyorum ne zamandır.Mevlana bizim insanımız ..En meshur sözlerinden biri "ya oldugun gibi görün,ya göründüğün gibi ol."Mevlana'dan altın öğütler diye çerçevelettirip duvarlarımıza asıyoruz.Peki uygulamada neden böyleyiz ..
Herhangi bir konuya hem zihnen hem kalben dikkat kesilince sanki hep onunla ilgili şeyler dikkatini çeker ya insanın,benim de öyle oldu son zamanlarda.Program yayınlanmazdan evvel de bu konu beni mesgul ediyordu.Tabi kişisel bütünlük bozukluğu sadece yüze gülüp arkada konusma halinde tezahür etmiyor.Bazen sadece sevilmeme,kabul görmeme,yargılanma gibi korkularla kendimizle ilgili beyaz yalanlar uyduruveriyoruz rahatlıkla,farkında olmadan..Bazen kalbimiz başka şey söylüyor aklımız başka..Bazen kalbimiz aklımız uyuyor birbirine bu sefer de eylem aşamasında çuvallıyoruz...Ya da zihnimizdeki sese uyup birşey yapıyoruz,özgerceğimizi ifade etmekten o kadar uzak oluyor ki,sonra keşke uymasaydık diye ahvah ediyoruz..Zaten dualarımızın isteklerimizin neden bir türlü gercekleşmediğinin cevabı da bu kişisel butunluk meselesi değil mi..Hem sprituel öğretilerde hem de dinlerde bu böyledir."Sen kalben iste olur"deriz..Çünkü ellerimizi açar dua ederiz "bir ev istiyorum" diye,aklımız o sırada bu maaşa nasıl ev alıyorsun der..Allah'ın evrendeki sınırsız sonsuz hazinelerine inanmaz...Ayrıca yine yazının başında da bahsettiğim gibi bütünlüğümüzü bozan diğer mevzu karsımızdaki üzülmesin diye onunla ilgili söylediğimiz yalanlar...Çok yakışmış,harika olmuş,süper bir seçim..İçimizden bambaşka seyler gecerken bu cümleleri hangimiz kurmadık ki?
Ben kendimle ilgili konularda bütünlük sağlamak adına çok çabalıyorum.Hala kendimi sırf karsımdaki üzülmesin diye istemediğim birseyi yaparken buluyorum..Ya da artık çok çok aza indirsem de kendimle ilgili kabul görmeme korkusundan dolayı küçük yalanlar söylerken yakalıyorum.Bunların kökeni o kadar sinsi o kadar derinlerdeki,çogu zaman bir mantıklı kılıf uydurup egonuz hareketinizin haklı oldugu konusunda sizi ikna edebiliyor.Ancaaak bir konu var ki tıkandıgım o da ilk paragrafta bahsedilen konu,yani karsımdaki insana benim begenime sundugu birseyi hiç ama hiç begenmediğimi söyleyemiyorum işte.Arkasından dedikodusunu yapmıyorum Allaha sükür.Ama yüzüne de "güzel olmamıs,ben begenmedim"cok nadir diyorum.Sonra baslıyor ben de tabi iç hesaplaşma,"dogruyu söyleyemedim "diye hırpalayıp duruyorum kendimi..Gecenlerde cok yakın bir arkadasım Alman kayınvalidesine yeni aldıkları masa sandalye takımını gösterip fikrini sormus.Kadın da gayet doğal bir ifadeyle "Begenmedim"deyivermiş:)Tabi arkadasım biraz bozulmus ,üzülmüş.Bana anlattığında,ona bu davranısın aslında ne kadar normal oldugunu acıklamaya calıstım kendimce..Sanırım bizim kültürümüzde bu kadar acık sözlülük cok da mumkun değil.Ben de kendimce dürüst olmak adına ifadelerimi yumusatarak söylemeye karar verdim."Sen begenip almıssın ne hoş güle güle kullan"örneğin zevkime hitap etmeyen durumlarda kullandıgım yumusak ifadelerden biri...Zira ne kalbim ne aklım karsımdakine direk"begenmedim" demeyi kabul etmiyor henuz:))