15 Haziran 2010 Salı

Atlı Karıncada Bir Tur Daha


Geçtiğimiz hafta uyguladığım bir meditasyon sırasında kendiliğinden "kendim için acı yaratmayı bırakıyorum"cümlesi geçiverdi içimden ve tüm meditasyon boyunca tekrarladım durdum.Bilinçaltı kayıtlarımızı değiştirmedikçe benzer acıları tekrar tekrar yaşadığımızı biliyordum zaten ama bu hissettiğim başka birşeydi.Bir de bu acıların konforlu bir bölgesi vardı yaşarken ,bunu hissetmiştim.Yaşadığım acı bazen sorumluluklardan kaçmak için,"hayır"diyebilmek için,çevremin benden beklentiyi bir dönemliğine bitirmesi için bir sığınak oluyordu.Öyle ya kendi derdimle ugrasırken bir de şunu nasıl arıyabilirdim,ya da buna nasıl zaman ayırabilirdim...Düşündüm ;gerçekten de suçlanma,değersizlik,sevilmeme,başarısızlık gibi birçok korkumun üzerini örtüyordu bazen acılarım,bahane oluyordu..


Kendimle ilgili bu keşiften sonra bugün,Tiziano Terzani'nin Atlı Karınca'da Bir Tur Daha adlı kitabından alıntılar okuyordum.Yazar kanser olduğunu öğrendikten sonra hayatındaki birkaç kişi dışında herkesle irtibatını koparıp tedavi için Amerika'ya gitmiş.Bu süreci anlatırken de şu cümleleri yazmış:Daha önce bana saldıran herşeye karşı kendimi bu kalkanla savunuyordum.Hayatın sıradanlığına,sosyal görevlere ,sohbet etmeye karşı bir duvar oluşturmuştum.Kendimi hiçbir konuda görevli hissetmeme ve suçluluk duymama hakkını keşfetmiştim.Mutlak olarak özgürleşmiştim.İnsan hayatın tadını çıkarmak için mutlaka acı mı yaşaması gerekir?


İşte özgürleşmeyi kendine hak görebilmek için daha da acı deneyimlere tutunanlar da varmış diye düşündüm.Evet yakın zamanda sıkı bir deneyim atlattım kendimce,ama içimde bir farkındalık ışığı daha yandı,korkularımın üzerine acının örtüsünü çekmiyorum artık,sanırım birazcık daha cesurum...